enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,8015
EURO
36,7597
ALTIN
2.948,36
BIST
10.081,00
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
17°C
İstanbul
17°C
Yağmurlu
Salı Yağmurlu
14°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
12°C
Perşembe Az Bulutlu
10°C
Cuma Çok Bulutlu
10°C

İnancın Kısa Tarihi

23.11.2023
A+
A-

İnsanlık, kendi tarihinin en başından günümüze kadar gelen bu süreçte her zaman bir şeylere ihtiyaç duymuştur. Bununla beraber; araştırmış, keşfetmiş, bulmuş ve bunların neticesinde ihtiyaçlarını karşılama noktasında belli bir yol kat etmiştir.

Hayat sahnesine atıldığı günden bu yana değin her devrin insanı o devrin gereksinimleri neticesiyle birtakım mücadelelere göğüs germiştir. (Bu mücadele bugün daha çetin bir hal almıştır. İhtiyaç adı altında bize dayatılan materyaller o kadar fazlalaştı ki, bunlara sahip olmak sizin toplumdaki yerinizin belirleyici kriteri haline geliyor. Bu da fazlasıyla mücadeleyi gerektiriyor.

Eskiye olan özlemlerin ağırlığı altında ezilmemizin sebebi biraz da bundan kaynaklıdır.) Çağlar değişmiş, her devir kendisini yenilemek yerine üstüne koyarak devam etmiş yolcuğuna. Tekerleğin icadı, yazının bulunuşu, reformlar, Rönesans, Fransız Devrimi, Kavim Göçü, Yüzyıl Savaşları derken… İnsanlık, bu hareketliliklerle beraber bayağı yol kat etmiş. İlkelliğin eşiğinden atlayarak uygarlığın kapılarından geçilmiş. Hal böyle olunca insanların ihtiyaçları da devirle beraber güncellenmiştir. Birisi dışında… O’da inanmak ihtiyacı!

İnsanlık tarihinin en başından bu zaman kadar değişmeden gelen tek ihtiyaç, inançtır. Başımızı ardımıza çevirip baktığımızda görüyoruz ki; bundan yüzyıllar evvel dahi insanlar çamurdan killer yapıp, kendi zihinlerinde tasarladıkları birtakım sembollere anlamlar atfetmiş, o’nlara inanmışlardır. Umut etmiş, medet dilemiş, kurtarıcı olarak kendi yarattıkları o sembollerden yardım talep etmişler. Bu umut, insanoğlunu hayatta tutmuş, yaşam mücadelesinin devamlılığını sağlamasında önemli rol oynamıştır.

İnanmak, yaptığımız her işte tartışmasız gereksinim duymak zorunda olduğumuz bir ihtiyaç olduğunu kabul etmeliyiz. Bir inanca sahip olmayan insanın ise yaşamı gerçek ve onurlu bir yaşam değildir. İnançsızlık; hayatın derinlikleriyle bağını koparmak, detaylarından nasibini almamak, birçok tadından mahrum kalmaktır. Konu ne olursa olsun, yüzeysellik her şeyi anlamsızlaştırır.

Umut etmenin ve inanmanın ruhsal aynı zamanda psikolojik olarak insanı birçok olumsuz faktörlerden uzaklaştırdığı kanaatindeyim aynı zamanda. Bilhassa inancın, insanın içindeki boşluk duygusunu yok etmeye muktedir, psikolojik problemleri bertaraf etmeye yetkin faktörlerden biri olduğunu düşünüyorum. Bu noktada neye inandığının pek bir hükmü yok nazarımda. Ama bir inanca sahip değilsen ve umudunu tamamen yitirmişsen işte bu tam bir facia! Zihnindeki şiddetlenen çatışmalar, ruhunu bir mengene gibi sıkıştıran umutsuzluk, üstüne çöken mutsuzluğun sisli bulutları kötümserliğin azap dolu kapılarını bir kere açmıştır. O kapıdan içeriye girdiğin an ise hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Göz açtığın her gün, yaptığın her eylem, konuştuğun her söz, yaşadığın her birliktelik, okuduğun her kitap veya izlediğin her film senin için hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Zira o saatten sonra senin için yaşamak, başlı başına anlamını kaybetmiş olacaktır. Sonra bir bakacaksın ki pesimist bir hayat felsefesinin içerisinde nefes alma gayreti güdüyorsun. Huzur arıyorsun, ama beyhude! Bütün çabaların seni boğulmaktan kurtaramadığını görüyorsun.

Yaşamanın insan için birden fazla amacı vardır. İnsanlar yaşamı süresince hedeflerine, isteklerine, arzularına, ihtiyaçlarına, sevdiklerine ulaşmak için mücadele meşalesini ateşlemiş, o’nlara uzanmak için sürekli bedenlerini yollarda bulmuşlardır. Sen; arzularına, hedeflerine, sevdiklerine, özlemlerine kavuşmak için yola çıkarken bu yolda inancının yara aldığını, zedelendiğini ya da yitirdiğini gördüğünde, sen yolda olduğun halde ulaşmak için çırpındığın her şeyin senden nasıl uzaklaştığına şahitlik edecek gözlerin.

Daha çok yaralayacak bu durum seni. O zamana dek ardında bıraktığın yollar, geçirdiğin günler-geceler, verdiğin savaşlar, derin dalgalarla boğuşma seansları boşaymış gibi gelecektir. İnancı da, umudu da kırıldı diye bırakmamak lazım. Eğer kırıldıysa onarıp, yola devam etmek gerek. Hayat, pes etmek için çok kısa, acımasız.

Unutma, ne olursa olsun kavuşmanın yolu da inanmaktan geçiyor. Ama önce varmak gerek. Vardıktan sonrası bırak sonraya kalsın, düşünme şimdi!

Yazarın Diğer Yazıları