Bush Gider Biden Gelir, Biden Gider Trump Gelir!
7 Ekim’den bu yana Filistin’de süren katliam, nihayet kısa bir süre önce ateşkes ile son bulmuştu. Hemen ardından Suriye’de, Türkiye’nin de desteğiyle tekrar özgür ortamın oluşturulması sağlandı. Türkiye’nin devlet aklıyla yaptığı Suriye hamlesi, Ortadoğu’da büyük bir özgüven de sağladı. Yıllarca savaşlar ile boğuşan coğrafyada, Türkiye’nin tarihteki rolünün etkisiyle ile yeni bir diriliş başladı.
Bu dirilişi gören sadece biz değiliz tabi ki. Arz-ı Mevud sınırları çizenler, Ortadoğu’daki yeraltı kaynaklarına iştah kabartanlar, coğrafyaya hâkim olmak isteyenler de bu dirilişi yakından takip ediyor. Bu yüzden Ortadoğu’da hâkimiyeti tekrar ele almak, bölge insanını oradan uzaklaştırmak ve en büyük hayalleri olan büyük İsrail projeleri için yeni bir plan kurdular.
İlk Hedef Filistin
5 Kasım 2024’te 47. Amerika başkanı olarak Donald Trump seçildi. Seçimlerden önce açık açık Gazze’deki savaşı bitireceğini, esirlerin iade edileceğini, askerlerini geri çekeceğini açıklamıştı. Şimdi ise, Netanyahu ile yaptığı ortak basın toplantısında Gazze halkını, Mısır ve Ürdün’e taşıyacağını, Gazze’yi devralacağını ve orayı tekrar inşa edeceğini söyleyerek o bölgeye Dünya ülkelerinden kişileri yerleştireceğini belirtiyor. Bunu da Gazze halkını düşündüğü için yaptığını belirtiyor. Tabi bu söylemlerin arka planını, Trump bu açıklamaları yaparken, Netanyahu’nun bıyık altı gülümsemesi ile anlayabiliyoruz.
Amerika’nın başına kim gelirse gelsin hizmet ettiği kişiler aynı, davası aynı. 100 yıl önce kurulan planın maşası olmaktan geri durmayacaklar. Bugün Filistin, yarın Suriye, diğer gün Türkiye…
Güçlü Gençlik, Güçlü Türkiye, Varış Kızılelma!
Türkiye, tarih boyunca hedeflerine gençlerin kararlılığıyla, azmiyle ve ilmiyle ulaşmıştır. 23 yaşında Kayı boyunun başına geçerek bir cihan imparatorluğu kuran Osman Gazi gibi, 21 yaşında peygamber efendimizin övgüsüne mazhar olarak İstanbul’a Fatih olan, bir çağ kapatıp bir çağ açan Fatih Sultan Mehmet gibi ecdatlarımız var bizim.
Bugün de, bir harfe sığdırılmaya çalışılan, 12 yıllık eğitim ve öğretim hayatında tarihini anlayamayan, ilim ve bilimden uzak kalan bir gençliği, ülkemize dikte ettirmeye çalışıyorlar. Ama artık gençlik, dirilişe gebedir. Savunma sanayisi ile başlayan bu diriliş üretimde, eğitimde ve ticarette de kendini göstermeye başlamıştır. Bu dirilişi devam ettirecek, dirilişi yükselişe çevirecek olan da mefkûremizdir. Mefkûresini benimsemiş bir gençlik, Mustafa Kemal Atatürk’ün Sakarya Meydan Muharebesi’nde dediği “hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” sözünü tamamlayacak, hattı da sathı da müdafaa ederek, atalarımızın da benimsemiş olduğu cihan müdafaasına yönelecektir. Böylece güçlü bir Türkiye’nin önünde hiçbir siyonist plan tutmayacak ve mutlak varışımız kızılelma olacaktır.
Mefkûre Sahibi Bir Gençlik
Aile: Mefkûre sahibi bir genç yetiştirmek, bütün ebeveynlerin omuzlarında büyük bir yük oluşturması gerekmektedir. Çünkü bireyin aldığı ilk eğitim ailede başlar. Bunun için önce medyanın dayatması olan aile yapısından kurtularak, örfüne, kültürüne, tarihine ve devletine bağlı, sevgi ve saygıyı evinin merkezinde tutan, çocuklarına hazırı değil mücadeleyi aşılayan, dini değerlerine sahip çıkarak milli şuuru benimseyen bir aile yapısına geçmemiz gerekiyor.
Eğitim: Temeli ailede başlayan bir eğitim, 12 yıllık zorunlu bir müfredatla devam ediyor. Okul hayatına başlayan çocuk, ailede aldığı eğitim sağlam olsa bile, 12 yılda ezberciliğe dayandırılan bir müfredatla ne ufkunu genişletebiliyor, nede cihan müdafaasına yönelik mefkûresine yön verebiliyor. Tarihimizde birçok örneği bulunan eğitici ve öğretici eğitim sisteminden ezberciliğe geçmek, gençlerin ufkuna vurulan en büyük neşterdir. Ezberci bir toplum, hükmedilmeye ve yönlendirilmeye açık hale gelmektedir. Böylece toplum kendini tanımlayamadığı için mefkûreden bihaber ekonomik kaygı içerisine girmektedir.
Gençliği bu şekilde aile ve eğitim üzerine sağlam temellerle yetiştirerek tarihimizin bize yüklemiş olduğu sorumlulukla tüm cihana adaleti, birlik ve beraberliği ulaştırabilir, sınırlarımıza sığmayan mefkûremize ulaşmış oluruz.
Bu konularla yakından ilgilenen, yol gösterici olarak M.Taha GERGERLİOĞLU’nun yeni çıkacak eseri ‘Mefkûre’yi, Mete GÜNDOĞAN’ın devletlerin ekonomik bakışını aydınlattığı ‘Derin Devlet’ kitabını ve Taha KÖSE’nin ortadoğu bakışına analitik bir yaklaşım yapan ‘Analiz: Suriye’de Barış ve İstikrarın Sağlanması İçin Yol Haritası’ kitabını okuyabilirsiniz.