enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Gittik Gördük Gezdik – Bosna Hersek

A+
A-

Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’ya ve ülkenin Mostar, Travnik gibi güzeller güzeli şehirlerine yaptığım gezideki tecrübelerimi sizlerle paylaşacağım. İstanbul’da Saraybosna’ya, oradan da Bosna’nın kalplere dokunan güzelliklerine değinen yazı serimin diğer bölümlerini de okumayı unutmayın!

Saraybosna ve Başçarşı

Aylar öncesinden aldığımız Saray Bosna biletinin nihayet zamanı gelmişti. 25 Kasım 2021 Perşembe günü İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı’ndan eşimle birlikte Saraybosna’ya (Sarajevo) gitmek için uçağa bindik. Yıllarca kitaplardan okuduğum ve ekranlardan izlediğim, dinlediğim yaralı ve mahsun Bosna’yı yerinde görecektim. En çok da Osmanlı’dan kalma eserleri yerlerinde görmek, 1992-1995 yılları arasında devam eden savaşın vahşeti sonucunda hayatını kaybeden on binlerce insanın defnedildiği Boşnak şehitlikliklerini ziyaret etmek istiyorduk.

Bir saat kırk dakika süren uçak yolculuğu sonunda Saraybosna Havaalanı’na indik. Eşim önceden internette araştırma yapmış ve Bosna Hersek’te nereler, nasıl gezilir; ne nerede yenir ve parasının alım gücü nasıl gibi sorulara cevap aramıştı. Kalacağımız otelin rezervasyonunu yaptırmıştı. Önceden bilgi sahibi olduğumuzdan Başçarşı denen bölgede bulunan otelimize gitmek için havaalanı dışından taksiye bindik. Havaalanından şehre taksi ile ulaşabiliyorsunuz. Toplu taşıma olarak da aynı rotada hizmet veren otobüsler var. Otobüs bileti fiyatı kişi başı 5KM (Bosna-Hersek Markı) olarak alınıyor. Taksiye havaalanı içinden binerseniz 15€, havaalanı dışından binerseniz 15KM ödüyorsunuz. 1€, 2 Boşnak Markına denk geliyor.

Bosna Savaşı esnasında oluşmuş mermi izleri.

Yol boyunca sıralanan evlerin dışında bulunan kurşun delikleri dikkatimizden kaçmadı. Taksiciye sorduğumuzda, Bosna Savaşı’nda Sırp askerlerinin silahlarından çıkan kurşun izleri olduğunu ve yaşananları unutmamak için Boşnakların kurşun izlerinin üzerlerini özellikle kapatmadıklarını anlattı.

Kalacağımız otele geldiğimizde hava kararmak üzereydi. Lobiye girdiğimizde görevli yerinden kalkarak bizi karşıladı. Adının Emrah olduğunu öğrendiğimiz genç; aslen Adanalı, eşinin Boşnak ve üniversitede doçent olmasından dolayı İstanbul Beylikdüzü’nden gelerek Saraybosna’ya yerleştiklerini ayak üstü anlattı.

Odamıza çıkıp akşam namazlarını kılıp Saraybosna’nın merkezi olan Başçarşı’da yürüyüşe çıktık. Saraybosna şehri adeta yaşayan bir tarih gibi. Başçarşı’da yürürken kendinizi İstiklal Caddesi’nde yürüyormuş gibi hissediyorsunuz. Caddede müzik yapan Müslüman gençler söyledikleri ilahilerle ruhlara hitap ediyorlar. Başçarşı’da bulunan Kanuni Sultan Süleyman’ın halaoğlu Gazi Hüsrev Bey Cami ve Türbesi, Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden. Yatsı ve ertesi gün Cuma namazını Gazi Hüsrev Bey Camisi’nde eda ederek cami avlusunda kısa bir keşfe çıkıyoruz. Avluda bulunan asırlık ağaçlar, şadırvan, medrese ve türbe; Bursa Ulu Cami’deymişsiniz gibi bir hissiyat uyandırıyor.

Saraybosna’da bulunan “Doğu-Batı” çizgisi

Doğu-Batı çizgisi; Osmanlı şehir mimarisi ile Avusturya-Macaristan şehir mimarisinin keskin bir sınırla ayrıldığı hat olarak işaretlenmiş. Bu hattın doğusunda kalan Osmanlı dönemi şehir mimarisi gözlerimize doyumsuz bir şölen sunarken yapıların ne kadar insani, çevreyle barışık, uyumlu ve sıcacık olduğunu görüyoruz.

Başçarşı meydanı ve en az insanları kadar sıcak Bosna güvercinleri

Başçarşı’nın ortasında bulunan Osmanlı sebili suyundan içenlere şifa olurken etrafında bulunan güvercinler, ziyaretçileri karşılamak ve bırakmamak için çırpınıyorlar. Güvercinleri bile tıpkı insanları gibi sıcacık ve cana yakın. Toplu bir şekilde başımıza, kollarımıza ve sırtımıza konuyor; elimizde, omzumuzda, başımızda dolaşıyorlar.

Başçarşı sokaklarında bulunan Osmanlı dönemi hanlarının ve avlulu konaklarının çay bahçelerine ve kafelere dönüştüğünü görüyoruz. Bu tarihi çarşı ve avlularda çayımızı ve kahvemizi yudumlarken kendimizi Sultanahmet Meydanı’nda gibi hissediyoruz.

Kısacık bir not düşmeden geçmeyeyim. Hayran hayran etrafı seyrederken hırsızların hedefi haline gelip çantanızdan cüzdanınızı çaldırmanız an meselesi. Saraybosna gezimizin ikinci gününde cüzdanını çaldırıp yaklaşık iki saati karakolda ifade vererek geçmiş birisi olarak sizleri uyarmak görevim diye düşünüyorum.

Başçarşı bölgesinde bulunan “Baba Döner” lokantası

Karnımız acıktığında öğrencilerin ve Türkiye’den gelen misafirlerin uğrak yeri olan Baba Döner’de soluklanıyoruz. Batman’dan gelerek döner ustası olarak çalışan Hamza Günaydın’ın aslında avukat olduğunu öğrendiğimizde çok şaşırsak da afiyetle yediğimiz Boşnaklara ait “Cevapi” köftesinin ardından Avukat Hamza Usta’nın döner ve köftede de iddialı olduğuna şahit oluyoruz. Cevapi köfte, bizim İnegöl köftesine benziyor. Bol soğan, kaymak ve yanında Suriye ekmeğine benzeyen bir ekmek ile servis ediliyor.

2. bölüm için tıklayın

Yazarın Diğer Yazıları