enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
28,9102
EURO
31,7614
ALTIN
1.900,75
BIST
8.009,33
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
14°C
İstanbul
14°C
Az Bulutlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
20°C
Cuma Açık
20°C
Cumartesi Çok Bulutlu
19°C
Pazar Hafif Yağmurlu
12°C

Isa Belle

12.11.2022
A+
A-

Dile döktüğüm çoğu şey olabileceğini düşünerek değil de düşünmeden hareket ettiğim için oluyor. Sonunu düşünmeden…

Bizi bir araya getiren şey niyetlerimiz, ortak isteklerimiz. İşte bu heyecanla Atina’ya oradan İtalya’ya çıktığım yolculukta birçok şeyle karşılaştım. Bunlardan biri de Almanya’ya giderken denk geldiğim bir tesadüftü.

Milano’dan Berlin’e gitmek için bir önceki gece kaldığım hotelde (Ostello Milano) edindiğim arkadaşım Nikolov ile Linate Havalimanı’nda uyuduk. Ostello Milano’da birçok arkadaş edindim. Onlardan biri de Nikolov.

O gece ulaşım problemi de kalacak yer problemi de yaşamamak adına havalimanında kalacağımı söyledim. O da benimle gelmek istediğini söyledi, o da Fransa’ya dönecekti. Her birimiz farklı ülkelerden farklı kültürlerden gelmiştik fakat bizi ortak kılan bir şey vardı. İnsanlığın ortak paydası, yardımseverlik.
Doğarken edindiğimiz içgüdüsel duygu. Havalimanında bulduğumuz koltuklarda yarım yamalak uykuyla sabahı ettik. Bizim gibi çoğu insan da… Benim uçağım saat beş buçuktaydı. Nikolov ile ayrıldık.
Uçağa biniş hazırlıklarına başladık. Üç kişilik koltuk düzeninde orta koltuk benimkiydi. Bir kadın bir erkek çoktan yerini almıştı uçakta. Ben gelince koridor kısmında oturan hanımefendi ayağa kalktı ve yerime geçtim. Hemen başlayan sohbetimize diğer yanımdaki beyefendi de eşlik etmeye başladı. Üç kişi sanki planlamışçasına bir araya gelmiştik. Sohbetimiz gittikçe koyulaştı. Sol tarafımda oturan kadında oldukça farklı bir enerji vardı, ona çok sanatkar durduğundan bahsettim. Adı Isabella idi. Diğer yanımda da Alan adında bir İtalyan oturmaktaydı. Isabella’ya hobite benzediğini söyledim. Alan ise centilmen görünen ancak dikdörtgen çerçeveli gözlüğüyle hiç şüphe edilmeyecek gizemli bir sapık…
İkisi de buna oldukça güldü. Onlar da bana Türk kadınına benzemediğimi söylediler. Nasıl oluyormuş ki dedim? Bana Türk’ten başka her milletten bahsettiler!..

Ben de bir önceki gece havalimanında uyumuştum daha doğrusu uyuyamamıştım biliyorsunuz. Uçak hareket ettiğinde başımı tutamıyor, kontrol edemiyordum. Öne düşen başım umurumda olmaksızın uykuya yenik düşüyordu. Gözlerimi Alan’ın omzunda açtım. Ceketini katlayıp bana yastık yapmış ve omzuna yerleştirmiş. Düşen başımı da alıp omzuna koymuş!…
Ne kadar hassas ne kadar kibarca…

Böylece uyanınca sohbetimize kaldığımız yerden devam etmeye başladık.

Almanya’da Ulm’de yaşayan teyzemlere gidecektim ancak ucuz olduğu için Berlin’e bilet almıştım. Meğer sekiz saat uzaklık varmış Berlin’le . Sorun değil dedim gezmeye geldim zaten. Sırt çantamda iki parça giysiyle yola çıkmıştım, dedim ya plansız… Alan, Almanya’ya araba almaya geldiğini ve geri döneceğini söyledi, Isabella ve beni gideceğimiz yere bırakacağını da.. Biz de kabul ettik. Şaşırmayın, bence korkulacak bir tarafı yok. Onlar da sizden korkuyor. Yabancı bir ülkede, yabancı insanlarla korkutucu gelebiliyor ancak kendi ülkemde daha çok korkar oldum. Ve iyi niyet evrende çok geçerli bir şey.
Buna inanıyorum…

Uçaktan inince hep beraber bir kahvaltı yaptık. Daha çok sohbet ettik, önce trenle Alan’ın arabasını almaya gittik. Orada Türklerle karşılaştım. Sohbet ettik, iş arıyorum dedim.

Burada iş çok dediler, gitme! Bu yabancılardan korkmuyor musun dediler? Hayır dedim. Gayet iyi insanlar. Gerçekten tam bir Türk’tü karşımdakiler. Oradan sekiz saat sürecek araba yolculuğumuza başladık. İngilizcemin yetersiz kaldığı noktalar da oluyordu ancak benim ilkelerimde “birbirimizi anlamak için aynı dili bilmemize gerek yok”tu! Müzik açtık son ses bağıra bağıra şarkılar söyledik. Güldük, yetişemedik şarkıya, başa sardık. Türk müzikleri de açtık. Onlara iki keklik türkümüzü dinlettim, söylettim de. Çok eğlendik. Hiçbir olumsuzluğa yerimiz yoktu arabada. Hatta yolda otostop çeken iki kişiyi de aldık…Acıktık, yemek yiyelim dediler ve bana döner yiyelim mi? diye sordular. Şaşırdım mutlu da oldum, olur dedim. Bulduğumuz bir Türkiş Kebap’ da yemeye başladık. Aslına bakarsanız Afgan gençleriydi kebapçıdakiler. Konuştum biraz. Halimizden memnunuz dediler. Alan ve Isabella’ya onların Türk olmadığını söyledim, şaşırdılar. Ben de şaşırdım ne yalan söyleyeyim. Türk algısı biraz başka geldi bana. Sohbet koyuydu, güldük, eğlendik. Döner de bizim dönerlerden değildi. Onlara Türkiye’ye geldiklerinde döner yedireceğime söz verdim. Ayrılmaya yakın Isabella ile sosyal medyadan takipleşmek istedik. Bir baktık ki ben Isabella’yı zaten takip ediyorum!..

Çizimlerini severek takip ettiğim, sadece sanatını sosyal medyasında paylaşan sevgili İsa meğer Isabella imiş. Şaşkınlıkla bakakaldık. İsa olarak kısaltmış adını, meğer severek çizimlerini takip ettiğim bir illüstratör kendisi.

Dünya küçük dedikleri bu olsa gerek. Hem şaşırdık hem sevindik. Ne güzel bir tesadüftü bu. İstediklerimiz, iyi niyetlerimiz bizleri çekiyor. Ortak noktalarda bir araya getiriyor.

Güzel tesadüflerde görüşmek üzere. Sevgiyle kalın

Yazarın Diğer Yazıları