Faiz tartışması ülkemizde sıkça ortaya çıkan ekonomik tartışmalardan birisidir. Çeşitli kesimler faizin haram olduğunu ve bu yüzden kullanılmaması gerektiğini söylerken farklı kesimler de faizin ekonomik olarak çok önemli olduğunu söyler. Bu tartışma bir yanda dursun, son dönemde hükümetin faiz indirme ısrarının nedenlerini kendimce açıklama niyetiyle bu yazıyı yazıyorum.
Faiz yükseltilmeli mi, düşürülmeli mi?
Hükümet, uzun yıllardır faizin enflasyonun temeli olduğunu söyleyerek faiz indirimi zorlaması yapmaktadır ancak enflasyon-faiz ilişkisi bir cümleyle sınırlandırılamayacak kadar karışık bir olgudur. Enflasyonun, maliyet ve talep enflasyonu olarak iki farklı şekline baktığımızda faizlerin yüksek olması maliyet enflasyonunu arttıracak bir etki yaratmakta, talep enflasyonunu ise düşürecek bir etki yaratmaktadır. Bu yüzden enflasyonla mücadelede faizin sorumluluğunu ilgili ekonominin problemlerine bakmadan yorumlamamız kısır bir sonuç ortaya koyacaktır.
Türkiye ekonomisi, ihracatı ithale bağımlı olan, üretiminde ara mal ithali yüksek, enerji kaynakları olmayan bir ekonomi olduğundan dolayı döviz kurunun ekonomiye etkisi çok yüksektir. Dövizin artışı, girdi maliyetlerini yükselttiğinden dolayı ihracat beklenen kadar artmamakta, enflasyon ise yukarı tırmanmaktadır. Kendi fikrimce kısa dönemde bu döngüden çıkmanın yolu faizi yüksek tutup dövizi düşürmek ve bu yolla emtia fiyatlarının küresel ölçekte büyüdüğü bir ortamda ülkeyi kronik enflasyona boğdurmamaktır. Peki hükümet bunu göremeyecek kadar öngörüsüz mü yoksa faiz konusunda çeşitli düşünceleri mi var?
Bana göre politika, çeşitli çıkar gruplarının kendileri açısından en karlı sonucu almak için uygulanır ve kamuoyunu da bu şekilde yönlendirilmek istenen bir alandır. Faiz konusuna Türkiye örneği üzerinden iki temel aktörü esas alarak bakmak istiyorum. Bunlardan birincisi büyük sermaye dediğimiz, içerisinde Koç, Sabancı gibi holdinglerin, uluslararası şirketlerin de bulunduğu geniş bir grup. İkincisi ise küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ), inşaat sektörü, turizm gibi daha küçük ölçekli ama etkisi güçlü olan ikinci grup. Büyük sermayenin ekonomik yapısına baktığımızda sorunlarının önemli bir kısmının dövizden kaynaklandığını görmekteyiz. Dövizin ülke içerisine yoğun girişi ve devletin dövizle borçlandırmayı serbest bırakmasından ötürü büyük sermaye yoğun bir döviz borcuna sahip ve dövizin her yükselişi bu grubun borçlarının katlanmasına, büyük darbe yemesine neden oluyor. Bu yüzden büyük sermaye açısından faizlerin yükseltilmesi, Türk Lirası’nın değer kazanması onların çıkarlarına hitap ediyor. İkinci gruba baktığımızda ise bu aktörler için ekonominin dönmesinin olmazsa olmazı krediye kolay ulaşım. Ticaret yaparken nakit sıkıntısı çekmelerinden ve Türkiye özelinde tüketici kesimin krediler yoluyla tüketime alışmış olmasından dolayı faizin düşük olması işlerine geliyor. Bununla birlikte inşaat sektörü için de hem bina yapımında kullanılan ham madde için hem de bu binaların satışı için faizlerin düşük olması çok önemli. Turizm sektörü için de değersiz Türk Lirası sayesinde yurt dışından gelen turist sayısında artış oluyor ve pandemi kaynaklı sorunların azalmasını sağlıyor.
İktidar için baktığımızda, Mahfi Eğilmez’in deyimiyle esnaf sınıfının oyu meşruiyetin sağlanması açısından kritik. Aynı zamanda Anadolu sermayesi dediğimiz, çoğunluğunu iktidara yakın inşaat şirketlerinin oluşturduğu sermayenin ayakta kalmasının yolu faizin düşük olmasından geçiyor. Hükümet de çoğu zaman bu kesimin sözcülüğünü yaparak faizleri indirme baskısı yapıyor, Kredi Garanti Fonları (KGF) yoluyla da piyasayı sürekli gevşetiyor. Faizin yükseltildiği dönemlerde dahi piyasaya Türk Lirası sürülüyor.
Özetle, iktidarın faiz konusundaki tutumunun ana nedeninin dini bir yön olduğunu düşünmüyorum. İktidarın yirmi yıllık politikalarına baktığımızda o an çıkarına en uygun yol neyse onu yaptıklarını görüyorum. Bu politikaların zararını en aza indirgemek için de belli bir söylem belirtildiğini düşünüyorum. Faiz indirilince dini göndermeler yapıp arttırıldığında oynanan oyunları bozduk demek gibi… 2013 yılından beri faiz düşür, sorun yaşayınca yükselt ikilemi artık nihai bir karar vermeye doğru adım adım gidiyor. Bana göre iki kararın da sonucunda kaybedenin iktidar olacağı kesin.