“Yurttaşlarım! Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. “
Bu sözler, Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. yılı kutlamalarında, 29 Ekim 1933 tarihinde Ankara’da Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından söylendi.
Atatürk her daim milletini yüceltecek, ileriye hep ileriye taşıyacak sözleriyle onları demokratik bir birliğin içinde tuttu. 1920’lerden yüzüncü yıla gelebilmişsek eğer,bu Atatürk’ün bize bıraktığı pusuladandır.
Pusulamız bize “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir”, “Milletin kaderini millet belirler” diyerek yol göstermiştir. Bu yolda verdiğimiz mücadelede kimi zaman eksildik kimi zaman yüceldik. Yüreğimizde, hiç görmediğimiz birinin, hiç görmediği bizlere bıraktığı büyük bir sevgiyle yaşadık, yaşıyoruz.
Minnettarım.
Kurtuluş Savaşı’nın başında Atatürk’e bu mücadele başarıya ulaşırsa hükümet şekli ne olacak, diye sorarlar. Atatürk ise zamanı geldiğinde “Cumhuriyet” olacaktır der…
Verdiği her kararda milletinin iradesini üstün tutan ve milletine hep üstün bir gelecek sunacak adımlar atan Atatürk, milletin kaderini millet belirler diyerek Cumhuriyet’i bizlere armağan etti. Ne büyük bir komutandır ki bizlere bugünü yüz yıl öncesinden yaşattı.
Ulusunu bu denli seven bir lider daha yok.Halkına bu denli aşık bir lider yok. Her daim milletini yüceltecek öngörüleri olan bir lider yok. O zamanların imkanlarıyla bu denli donanıma sahip bir lider yok.
Peki Cumhuriyet nedir? Ne kadarını bilerek yaşıyoruz Cumhuriyet’in!
Cumhuriyet, milli iradeye bağlı hükümettir, milli iradeye!
Cumhuriyet, eşit yurttaşların onurlu birliğidir.
Cumhuriyet, yaşam demektir.
Cumhuriyet ve demokrasi ise en uyumlu yaşam biçimidir.
Bize düşen ise Cumhuriyeti, hakkını vererek, hayatımızın her alanında hakim kılarak yaşatmaktır.