enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

“Çin Seddi, Çin’i Korumaya Yetmeyecek”

“Çin Seddi, Çin’i Korumaya Yetmeyecek”
Ekip Türkiye
30.08.2021
A+
A-

29 Ağustos’ta TÜRDEF Genel Merkezi’nde gerçekleşen “Aşure Günü” etkinliği sonrasında TÜRDEF Genel Başkanı Mevlüt Kandemir ve programın konuklarından Doğu Türkistan Temsili Hükümeti Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Mahmut Demir, İlk Bakış mikrofonlarına konuştu.

Mahmut Bey bugün buraya Doğu Türkistan Cumhurbaşkanı Abdulvali Buğrahan Osman’ı temsilen geldiğinizi ve kendinizin de Aile ve Sosyal Politikalar Temsili Bakanı olduğunuzu söylediniz. Öncelikle bize “temsili hükümet” kavramının ne olduğunu ve nasıl çalıştığını açıklar mısınız? Bu temsili hükümetin Doğu Türkistan’da bir karşılığı var mı?

Mahmut DEMİR:

Doğu Türkistan davasını biz siyasi partilerin çok üstünde görüyoruz. Bu dava bizim olmazsa olmazımızdır. Biz bu yüzden bu yola çıktık. Temsili hükümetin herhangi bir resmi tarafı yoktur. Sadece Türkiye’de tanınmışlığı var ve büyük siyasetçilerin desteklediği bir şey değildir. Türkiye’de biz özellikle sosyal medyada oldukça yaygınız. Onun dışında çok fazla tanınmışlığımız ve yerimiz yok.

Doğu Türkistan’da yaşanan zulmün Türkiye’de çok fazla sesi yok. Bunu kimse çok fazla duymuyor, bilmiyor. Elbette Türk ve Müslüman olup da bu davaya sahip çıkan onurlu insanlar da var. Biz bir devlet değiliz, bir devlet oluşumundayız. Türkiye bizi tanır, Azerbaycan tanır, birkaç tane Müslüman ülke bizi tanır. Bunun dışında herhangi bir meşruiyetimiz yok. Hatta birçoğumuz bu davada bulunduğumuz için Çin’den tehdit alıyoruz. Örneğin ben şu anda Fransa’ya gitmek istiyorum ama gidemiyorum. Fransa şu anda siyasi kimliğimden dolayı beni kabul etmiyor. Şu anda Doğu Türkistan’ın kendi halkı tarafından seçilmiş cumhurbaşkanı ve bakanları yok. Hepsi cezaevindeler. Biz de bu insanlara yardımcı olmak ve bu davaya destek vermek için temsili olarak bu makamları üstlendik.

Medyada sizinle alakalı çıkan haberler hiç olumlu değil. Özellikle Türkiye’de yayın yapan Uygur kuruluşlarının birçoğu sizinle alakalı iyi şeyler söylemiyor. Yapılan seçimin Uygur halkının iradesinin karşılığı olmadığı ve sizin hiçbir meşruiyetinizin olmadığı söyleniyor. Bu noktada meşruiyetinizi sağlamak adına bölgedeki insanların fikirlerine de ulaşabileceğiniz bir seçim yolu düşünüyor musunuz? Çin hükümeti ile görüşüyor musunuz, Çin bu konuya nasıl bakıyor?

Mahmut DEMİR:

Çin ile karşı karşıyayız. Çin asla böyle bir davanın oluşumuna izin vermeyecektir. Ancak bu bizi durdurabileceği anlamına da gelmemektedir. Çin, bölgede uyguladığı asimilasyon politikasını bize de uyguluyor. Bize olmayacak şartlarda, olmayacak iftiralar atılıyor. Bugün, Doğu Türkistan Cumhurbaşkanı seçilmemiş olsa Türkiye’de nasıl ofis açabilir? Birçok ülke bunu nasıl tanımış olabilir? Bir Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir. Onun dışında konuşan medya kuruluşlarının hepsi Çin’in tarafındadır. Bizim şu anda hiçbir kaynağımız yok. Doğu Türkistan Cumhurbaşkanı eğer Çin ajanı olsaydı çok büyük imkanları olurdu. Ben bir Türk vatandaşıyım, bir siyasi partinin genel başkan yardımcılığını yapıyorum. Ben bile bu davaya destek verdiğim için yaptırımlarla karşı karşıya kalıyorum. Biz bu tür şeylerle hep karşı karşıyayız. Ancak yılmayacağız, biz adalete güveniyoruz, Doğu Türkistan halkının yanında olmaya devam edeceğiz. Dedikodulara ve iftiralara kulak asmıyoruz.

Mevcut hükümetinizde Uygur Türkleri var mı, varsa sayıları nedir?

Mahmut DEMİR:

Yaklaşık 380 tane Uygur Türkü bünyemizde bulunmakta, 11 tane de bakanımız var. 11 bakanlığın tamamı atanmıştır, hepsi görevindedir. Dediğimiz gibi Türkiye’de çok tanınmış değiliz, desteğimiz yok. Faaliyetlerimiz Doğu Türkistan vatandaşlarının yoğun olarak yaşadığı Zeytinburnu ve Sefaköy gibi yerlerde yoğunlaşmış durumda. Bizim kaynağımız yok, dostlarımızın ve çevremizin desteği ile faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Örneğin Doğu Türkistan Cumhurbaşkanı bu insanların Ramazan ayında yardıma ihtiyacı olduğunu söyler, biz bu yardımları kendi çevremizden ve dostlarımızdan bulup ulaştırırız. Onun dışında kimseden maddi bir desteğimiz yok.

TÜRDEF, Doğu Türkistan Temsili Hükümeti ile ilerleyen dönemde nasıl bir ilişki kurmayı planlıyor? Ürettiğiniz, anlaşmaya vardığınız projeler var mı? Mahmut Bey, görevinin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olduğunu söyledi. Özellikle bu alanda yoğunlaşacağınız planlarınız var mı?

Mevlüt KANDEMİR:

Öncelikle biz TÜRDEF olarak doğru insanlarla, doğru yerde, doğru işlerde buluşmak istiyoruz. Biz bu işe girmeden önce Doğu Türkistan Cumhurbaşkanı kimdir, doğru insan mıdır diye araştırdık. Konuyla alakalı değişik yerlerden duyumlar ve bilgiler aldık. Biz de kendisiyle oldukça geniş çaplı bir mülakat yaptık, bu söylemlerin hepsini konuştuk. Açık yüreklilikle her şeyi sordum: siz ajan mısınız, birinin adamı mısınız, dolandırıcı mısınız, sahtekâr mısınız diye sordum açık açık. Cumhurbaşkanı da sağ olsun açık açık bunların hepsini cevapladı. Ankara’da üç saate yakın bir görüşmemiz oldu. Biz de TÜRDEF olarak baktık ki doğru yoldalar ve Doğu Türkistan’da, halk tabanında kabul görüyorlar, bizim iç siyasetimizin de kendisini kabul ettiği bir insan olduğunu görünce biz de diyaloğa başladık.

Doğu Türkistan bizim kanayan yaramız. Orada soydaşlarımız, kardeşlerimiz, vatandaşlarımız var. Orada zulüm altında yaşayan 30 milyon insan var. Tecavüz edilen kızlarımız var, taciz edilen kadınlarımız var, bir gecede yok olan anne babalar var, yok edilmeye çalışılan bir kültür var. Çin kültürü ile bizim kültürümüz tamamen farklıdır. Bölge insanına kendi kültürlerini empoze etmeye çalışıyorlar ve biz bunu asla kabul etmiyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun Türk kültürü farklıdır. Çünkü Türk insanı hiçbir zaman zulmetmez, insanlığa değer verir, Müslümandır, yufka yüreklidir, vefalıdır. Bu yüzden biz bu zulme karşı duruyoruz. TÜRDEF olarak temsili hükümetin burada bir temsilcilik kurmasını istiyoruz.

Ben her zaman söylüyorum, biz topla tüfekle buraya destek olamayız. Şu anda bu gücümüz yok ama ekonomik ve siyasi olarak güçlenirsek, içimizdeki barışı sağlarsak Doğu Türkistan’a yardımcı olabiliriz. O zaman Çin’e Çin Seddi’nin yetmeyeceğini, son yaptığımız hava araçlarımızla beraber orayı Çin’e dar edeceğimizi söyleyebiliriz. Bunun için güçlü olmamız, bir arada olmamız lazım. Domatesin, salatalığın, biberin hesabını yapmamalıyız. Bakın hep söylüyorum, Türkiye’de yanlış politikalar üretiliyor, boş işlerle uğraşılıyor. Soruyorum size, Doğu Türkistan’dan bir garibin cebine beş bin lira para koysanız ne olur. Çıkıp marketten bir şey alamadıktan sonra paranın ne kıymeti var. Para ne işe yarar? İşte biz bu yüzden vatan, millet, bayrak, ezan, Kuran diyoruz. Bu beşli olmadıktan sonra paranız olsa ne olur. Vatanın olacak, imanın olacak, bayrağın olacak, şerefin ve dostların olacak. İşte o zaman bütün kapılar sana açılır. Şu an elimizden onlar için dua etmekten başka bir şey gelmiyor. Biz de oradaki kardeşlerimize dua ediyoruz.

Cumhurbaşkanı Abdulvali Buğrahan Osman’a ve temsilcisine bugün bizleri yalnız bırakmadıkları için teşekkür ediyorum. Muharrem ayında bizi bir araya getiren bu aşurenin de herkese şifa olmasını diliyorum. Pandemiden sonra İstanbul’da tahmin ediyorum ki böyle bir kalabalık olmamaıştır. Bugün 700’e yakın aşure dağıttık, emeği geçen herkesten Allah razı olsun. TÜRDEF’in özelliği de budur, bu olması lazım. İnşallah daha da büyüyeceğiz, büyürken bu ilkelerimizi de kaybetmeyeceğiz.

Afganistan’da Taliban’ın yönetime devralması Doğu Türkistan’ı ve uluslararası alanda oldukça aktif olarak çalışan TÜRDEF’i nasıl etkileyecek?

Mevlüt KANDEMİR:

Afganistan’daki gelişmeler endişe verici. Orayı işgal eden zalim ABD, çoluğu çocuğu öldürdü, insanlara zulmetti, kadınlara tecavüz etti ve şimdi de orayı hızlı bir şekilde terk ederek kargaşaya ortam oluşturuyor. Bu işi siyasi yönünden konuşmalıyız. Afganistan’da oynanan oyun Türkiye’ye oynanmaktadır. Türkiye’ye oynanan büyük bir oyundur bu. Uyanık olmamız lazım.Rahmetli Erbakan hocanın bir sözü vardır, “Bir gün Suriye’ye müdahale edilirse bilin ki bu Türkiye’ye karşıdır” der. Ben de şunu söylüyorum, Afganistan’da yaşanan olayların hedefi İran ve Türkiye’dir. İran’ı ve Türkiye’yi sıkıştırmak istiyorlar, ekonomilerimizi çökertmek istiyorlar. Biz 15 Temmuz ruhuyla, inşallah vatan ve millet aşkıyla bunlara izin vermeyeceğiz. Ama ülkemizdeki iç çatışmalara, kısır döngüye, yalan politikasına son vermeliyiz, bu bizi uçuruma götürüyor. Kimse aç değil, kimse işsiz değil, yalan söylüyorlar. Türkiye’de %11 işsizlik var, %15 iş açığı var. Bu ülkede işçi bulamama var, iş beğenmeme var. Bundan vazgeçmeliyiz. Ekonomik olarak güçlü olduğumuzda bu zulümleri durduracağız. Şimdilik dua edeceğiz.

Mahmut DEMİR:

Mevlüt Bey gerekeni söyledi, ben şunu eklemek istiyorum: Öncelikle İslam ülkeleri birleşmelidir. Her ne olursa olsun. Bugün Doğu Türkistan’da yapılan yarın Türkiye’de de yapılır. Biz birleştikten sonra geri kalanı hallederiz inşallah.

Mevlüt KANDEMİR:

İlk Bakış Gazetesi’ne ve Meltem Hanım size özellikle teşekkür ediyorum. Bugün bizi yalnız bırakmadığınız için ve değerli sorularınızla bu röportajda bizlere yer verdiğiniz için de ayrıca teşekkür ediyorum.