Kayseri’nin gözde turizm merkezlerinden birine dönüşen Soğanlı Vadisi’nin her bir köşesi buram buram tarih kokuyor. Eşsiz doğa güzelliği, tertemiz havası ve 1500 yıldan eski yapılar olan kiliseleri ile hala yerli ve yabancı turistlerin yoğun uğrak yerlerinden biri olmaya devam ediyor. Bu tarihi yapılardan en eskisi olan Karabaş Kilisesi’ni ve diğer tarihi yapıları, Yeşilhisar Kaymakamı Ahmet Ali Altıntaş’ın nazik daveti ve rehberliği sayesinde gezme fırsatım oldu. İlk durağımız olan Karabaş Kilisesi, en çok etkilendiğim muazzam yapılardan biriydi.
ÖZEL HABER: Meltem Suzan ZEKİ
Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesi, Soğanlı köyünde bulunan Karabaş Kilisesi, 6. yy’ da inşa edilmiş. Üç cepheli ve çok odalı bu kilise, Roma döneminin karakteristik özelliklerini taşıyor. Karabaş Kilisesi, Soğanlı’nın sanat değeri bakımından en büyük ve en güzel kilisesi olup dört kısımdan oluşuyor.
Kilisenin üst katlarına çıkmadan önce bizi avlu katı karşılıyor. Avlu katı, kiliseden sonra inşa edilmiş geniş bir merkez salondan oluşuyor. Duvarında şamdan deseni bulunan bu alan sosyalleşme ve eğlence için kullanılmış.
Salonun arka köşesinde büyük bir şırahane (şaraphane) bulunuyor. Avlunun sol (batı) tarafında ise beş adet ahır yer alıyor. Ana salondan çıktıktan sonra yukarda bulunan girişten, kilisenin ilk inşa edilen ana bölümüne geçiliyor. Ana kilisenin içi çok etkileyici desenlerle kaplanmış. Tabloyu hikaye bakımından değerlendirmek zor olsa da mimari şekiller göz kamaştırıyor.
Karabaş Kilisesi’nin ilk katı 4 odadan oluşuyor. Küçük bir ibadethanenin yanında bir de mezar odası bulunuyor. İbadethanenin duvarına bir kitabe işlenmiş ancak büyük oranda yıpranmış olduğundan çevirisi yapılamamış. Odaların neredeyse hepsine minik pencereler açılmış, bu pencerelerin her biri eşsiz güzellikte manzaraya sahip. Doğal kadraj fotoğrafçılığı yapmak isteyenler için mükemmel mekanlar diyebilirim.
Kilisenin tavanına Hz. İsa’nın hayatına dair önemli sahneler işlenmiş. Sırasıyla İsa Peygamber’in doğumu, vaftizi, havlu ile kurulanması, çobanlık yaptığı dönem, dini mücadeleleri, çarmıha gerilişi ve Saint Jean’in canavarı boğuşu gibi kompozisyonlar, 12 havarinin ve diğer azizlerin resimleri, Bizans ve Türk (Selçuklu) motifleri kilisenin iç duvarlarını süslüyor.
Kilise aslen 900’lerin başında yakınlarda yaşayan bir keşiş için inşa edilmiş. Bin yıldan fazla bir süre boyunca, katmanlar giderek soluklaşmış. Dahası, kamp ateşlerinden çıkan koyu is tabakası duvarları karartmış ve Yunan hac yolcularının, geçerken hatıra bıraktıkları beyaz duvar yazıları, orijinal alanı maalesef biraz bozmuş. Yine de yetenekli bir ressamın elinden çıkan bu eşsiz sanat eseri olan resimler, çok zarif ve detaylı şekilde işlenmiş.
Tavanın bir başka bölümünde İsa Peygamber, havarilerine ekmek ve şarap verirken resmedilmiş. Havarilerin yüzlerinin ciddi ve gergin resmedilişi ilk bakışta fark ediliyor. Bu sahne teolojik bir noktaya değiniyor ve aşağıdaki sunakta meydana gelen faaliyetleri yorumluyor. Tavandaki resimler İsa Peygamber’in hayatını alışılagelmiş düzende işliyor. Sahneler geniş ve iç içe geçmiş olmasına rağmen kronolojik düzende bir anlatım sergiliyor.
Bu kilisenin en büyük özelliği alt kısımdaki ilk resimlerin 6. yüzyılda yapılmış olması. Kilise ve duvarları 11. ve 13. yüzyıllarda tekrar inşa edilmiş. İlk olarak basit çizgiler ve motiflerle süslenmiş olup Freksler 11. yüzyılda toprak boya ile yapılmış. Yağlı boyanın keşfinden sonra toprak boyalar yerine yağlı boyalar kullanılmış. 15. yüzyılda ise restore edilerek üzerine yeni resimler işlenmiş. Üstteki resimlerle altta kalan, üstü kapatılan resimler farklı. Buna rağmen alttaki eserler bu kilisede çok iyi korunmuş.
15. yüzyıl Müslümanların Yeşilhisar’da egemen olmaya başladıkları yıllar olduğundan bu bölgede bir arada yaşadıklarını anlayabiliyoruz. Müslüman olmayan halk hiçbir problem yaşamadan kendi dinleri üzere ibadetlerini yaparak yaşamaya devam edebilmişler.
Kilise duvarındaki yazılardan anlaşılıyor ki ziyaretçilerin çoğu yabancılardan oluşuyor.
Soğanlı Vadisi aynı zamanda bir hac yolu. Buradan geçen kişiler, kiliseyi ziyaret ettiklerine dair duvarlara not bırakmışlar, dua veya istek mesajları yazanlar da olmuş. Geneli Grekçe olan notların çoğunluğunun altına tarih yazılmış. 1800’lerden bu yana her dönem ziyaretçilerin olduğunu duvarlardaki notlardan anlayabiliyoruz. Soğanlı Vadisi’nde turizmin 1800’lerde Osmanlı zamanında başladığını rahatlıkla söylebiliriz.
Kilisenin odalarından kimisi ahır olarak kimisi de güvercinlik olarak kullanılmış. Güvercinlik olarak kullanılan odaların duvarlarına karşılıklı oyuklar açılarak büyük ve uzun odunlar yerleştirilmiş. Bunlar Bizans güvercinliği olarak tanımlanıyor. Güvercinliklerin asıl amacı gübrelerinden faydalanmak zira güvercin gübresi o dönemde çok kıymetli olup barut ateşleme malzemesi olarak kullanılmış. Şu an bölgede güvercin yok ancak o dönemde bölge halkı için olmazsa olmazlar arasında olduğu anlaşılıyor.
Güvercinliklerin tamamen kâr amaçlı inşa edildiğini hem sayılarının çokluğundan hem de her kilise de bulunmasından anlayabiliyoruz.
Yeşilhisar Kaymakamı Ahmet Ali Altıntaş, güvercin besleyiciliğinin bölgeye renk katmak amacıyla yeniden başlatılması gerektiği düşüncesinde. Ben de aynı fikirdeyim. Müthiş bir görsel şölen ve hareketlilik olacaktır zira milletimiz güvercinlerin yoğun olarak bulunduğu park ve meydanlara hala büyük ilgi gösteriyor.
Güvercinliklerin duvarlarındaki pencereleri, sansar gibi hayvanların tırmanıp güvercinleri avlamasını önlemek amacıyla sadece bir güvercinin geçebileceği büyüklükte yapmışlar.
Odalardan birinde dar bir geçitten başka bir odaya geçiliyor. Bu odanın ise tavanına, kilisenin arka tarafına çıkılabilen bir oyuk açılmış. Oyuğa tırmanmak için gerekli merdiven de yine oyarak duvarın üzerine yapılmış. Bu kısım bir nevi kaçış yolu olarak tasarlanmış. Savaş anında yukarı çıkanı engellemek daha kolay olacağından bu şekilde önlem alınmış.
Karabaş Kilisesi’nde ana salonlara ek olarak düzinelerce kuytu köşe ve kapı geçişleri var. Düzensiz ve karmaşık yerleşim düzeni, Karabaş Kilisesi’nin canlı bir manastır topluluğuna uzun süre nasıl hizmet ettiğini ortaya koyuyor. Gelişigüzel imar planı, insanların Soğanlı Vadisi’nin eşsiz manzarasını amaçlarına göre yaratıcı bir şekilde nasıl uyarladığını gösteriyor.
Hem tarihte bir yolculuğa çıkmak hem de kuş cıvıltılarından başka ses olmayan, oksijeni bol Soğanlı Vadisi’nde keyifli bir yürüyüş yapmak isteyen tüm gezginlerin ve sanatseverlerin mutlaka uğraması gereken bir yer diyebilirim.
Zamanın nasıl aktığının farkına varamadığım muhteşem bir gezi deneyimi yaşamama vesile olan Yeşilhisar Kaymakamı Sayın Ahmet Ali Altıntaş’a sonsuz teşekkürlerimle…