Derin Darbe filmi 1998’de çekilmiş kaotik temalı bir felaket filmidir. Filmin senaryosu izlendiğinde klişe Amerikan filmi izlenimi yaratsa da çekildiği tarih göz önünde bulundurularak izlendiğinde önemli detaylar fark edilmektedir.
Öncelikle 1998 tarihinde vizyona girmesi filmi tipik felaket senaryosuna sahip olmaktan çıkarır. Film, yıldızları izleyen iki gencin gökyüzü haritalarında bulunmayan bir cismi teleskopla tespit etmeleri ile başlıyor.
Bu cisim yakındaki gözlemevlerinden birisine bildiriliyor ve memur, merkezi uyarmak için aracıyla hareket ediyor ancak bir trafik kazası geçirerek ölüyor. Federal hükümet kaza sonrası belgeleri sağlam bir şekilde buluyor ve serüven başlıyor. Keşfedilen cismin galaksinin uzak bir köşesinden gelen ve Dünya ile yörüngesi kesişen daha önce keşfedilmemiş bir kuyruklu yıldız olduğu anlaşılıyor.
Filmde ilk dikkat çeken detay Amerika Birleşik Devletleri başkanının bir siyahi olması. Morgan Freeman tarafından hayat verilen karakter, film süresince adeta sakinliğin ve sağduyunun temsilcisi rolünü üstleniyor. Asıl önemli nokta ise ilk siyahi Amerikan başkanı olan Barack Obama’nın 2009 yılında seçilmesi, yani filmin yayınlanmasından 11 sene sonra. Birçok Amerikalı için gerçekten çok uzak olan siyahi başkan olgusu filmde ustaca işleniyor. Felaketin ayrım gözetmeksizin, gereksiz uzatılmış sahneler olmadan hızlı bir şekilde herkesi vurması ve bu süreçte süpergüç Amerika Birleşik Devletleri’ne bir siyahinin liderlik etmesi temelde ırkçılığa karşı büyük bir eleştiri barındırıyor.
İkinci dikkat çeken detay ise Sovyetler Birliği’nin parçalanmasından sonra kurulan Rusya Federasyonu ile Amerika Birleşik Devletleri’nin gezegeni kurtarmak için bütün dünyadan gizli bir şekilde ortak çalışmaları. Soğuk Savaş bu iki gücün uzay yarışına sahne olarak geçmiştir ve Ay’a Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk insanlı seyahati yapması, süreci mutlak Batı zaferi ile uzay safhasında sonlandırmıştır. Doğu Bloku’nun dağılmasından sonra ise ilk ortak çalışma 1998 yılında fırlatılan Uluslararası Uzay İstasyonu’dur. ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) ve Rusya Federal Uzay Ajansı ortaklığında inşa edilen istasyonun filmdeki gezegeni kurtaracak olan Messiah (kurtarıcı-mesih) isimli araç ile temsil edildiği açıktır.
İki kutuplu dünyanın demir perdesinin kalkmasıyla yaşanan bu ortak çalışmanın sinemaya etkisi bu noktada açıkça görülebilir. Messiah mürettabatının Rus ve Amerikanlardan oluşan müşterek bir ekip olması da bu ortaklığın sanat dünyasında temsilinin bir başka örneğidir.
Mürettebatın içerisinde yalnızca bir Rus Kozmonotun bulunması ve onun da nükleer fizikçi olması ise açık bir Amerikan propagandasına dikkat çekmektedir. Yaklaşan kuyruklu yıldızın içerisine yerleştirilecek nükleer başlıkların patlatılması ile parçalanması fikri filmde işlenmektedir.
Bu işin yapılma sürecinde ise işlemin güvenliğine dair bir diyalogta “Ruslar bu işte iyiler, Çernobil’i inşa edenler onlar sonuçta.” denilerek Rusya’nın elinde bulunan nükleer gücün tehlike olduğu alt metinde verilmektedir. Ekip liderinin daha önceden yedi kez uzay yolcuğu yapmış ve Ay’a en son insanlı yumuşak inişi gerçekleştiren Amerikalı bir astronot olması da uzay yarışındaki galibiyetin hatırlatılması vazifesini üstlenmiş.
Filme dair bir diğer önemli detay ise 21. yüzyıl Amerikan filmlerinde görülen “bütün dünyanın kahramanı ABD” olgusunun görülmemesi. Messiah görevinin başarısız olmasının ardından Başkan yaptığı açıklamada bir milyon kişiyi barındıracak bir sığınak inşa edildiğini ve 55 yaş altı Amerikalıların rastgele çekilecek kura ile buraya alınacağını söylüyor. Çarpışmadan sonra iki yıllık süreçte atmosfer temizlenene kadar bu insanların burada kalacağı belirtiliyor. Başkanın ulusa seslenişinin sonunda söylenen “Diğer ülkelere de bunu yapmalarını öneriyoruz ancak herkes kendi önlemini alacaktır.” cümlesi olası bir felaket durumunda günümüz filmlerine nazaran daha gerçekçi bir yaklaşımı ortaya koyuyor. Zira muhtemel bir galaktik felakette bir ülkenin bütün dünyayı değil kendi ülkesini bile tamamen kurtaramayacağı açıktır, bu ülke Amerika Birleşik Devletleri dahi olsa.
Son olarak değinmek istediğim detay ise dünyayı kurtaracak programın ve aracın adı. Messiah kelimesinin bizdeki tam karşılığı “mesih” ve bu kelime Hristiyan Batı dünyasında İsa’nın ikinci gelişinde alacağı sıfatı karşılıyor. Amerikan sinemasında görülen dini olguların bilimsellikle iç içe verilerek gerçekçi ve basit temellere oturtulması geleneği bu sayede Derin Darbe filminde de yer buluyor. Bu durumun bir çeşit ateist propaganda mı yoksa muhafazakâr yaklaşım mı olduğu ise bakış açılarına göre farklılık gösteriyor.
Özetlemek gerekirse Derin Darbe filmi günümüz Amerikan sinemasında büyük etkiler bırakmış bir yapım. Bizlerin klişe olarak nitelendirdiği felaket senaryolarının ilklerinden olmakla beraber bence en güzel örneklerinden birisi de olabilir. Dönemine göre kaliteli efektler ile izleyiciye görsel şölen sunan Derin Darbe, mutlaka izlenmesi gereken kült filmler listemde kendisine yer buluyor.
YAZAR: Meltem Suzan Zeki